IŞİD’li çetelerin 10 Ekim 2015’te 103 devrimci-demokrat-yurtseverin ölümüne neden olan 10 Ekim Ankara Gar Katliamı Davası’nın 25’inci duruşması bugün (26 Haziran) Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada avukatlar bugüne kadar söyleyebilecekleri her şeyi söylediklerini, taleplerinin heyet tarafından dikkate alınmadığını, artık söyleyecek sözlerinin kalmadığını belirterek “davanın gerçek sahipleri konuşsun” diyerek cüppelerini çıkarıp “adalet” sloganları atarak seyirci (katılan) bölümüne geçti.
Duruşmada yakınlarını kaybedenler ve yaralılar dinlendi. Sanıklardan Erman Ekinci’nin avukatının 3 gün sağlık rapor aldığı için savunmasını alınamayacağını kaydeden mahkeme başkanı, diğer sanık avukatlarının da öğleden sonra duruşmaya katılmadıkları için savunmalarının alınamayacağını belirtti. Sanık avukatlarının savunmalarının alınması için duruşma 1 Temmuz saat 09.30’a ertelendi. Karar duruşması olması olması beklenen duruşma öncesinde hazırlanan savcılık mütalaasında katliam “insanlık suçu” olarak belirtilmemiş, göz yuman-yol veren devlet görevlilerinin yargılanması talebi yine es geçilmişti.
Cüppelerini çıkarıp katılan bölümüne geçen avukatlar adına Avukat İlke Işık, davanın bugün 25’inci celsesi olduğunu, 2019 yılında insanlığa karşı suç kapsamında iddianame düzenlendiğini, mahkemenin bunu kabul ettiğini, bu arada 3 heyetin değiştiğini, son heyete 35 talep sunulduğunu, sadece 6’sının kabul edildiğini belirtti. Bütün kararların ret biçiminde kurulduğunu belirten Işık, “İnsanlığa suç demek neden bu kadar zor, Türkiye yargısı buna neden bu kadar direniyor? IŞİD sadece Türkiye’de katliamlar yapmadı, Ezidilere, Kürtlere karşı soykırım uyguladı. Tek bir kamu görevlisine bile soruşturma açılmadı, Ankara’nın orta yerinde yapılan bir katliamla ilgili hiçbir kamu görevlisinin suçu yok diyorsunuz. Biz sözlerimize devam etmeyeceğiz. Davanın asıl sahipleri burada, onlar konuşacak“ diye vurguladı.
Duruşmada TBB’nin davaya katılma talebi kabul edildi
Davaya ana davadaki tutuklu sanıklar SEGBİS ile bağlandı. Katılma talebine ilişkin TBB Başkanı Erinç Sağkan söz aldı. Sağkan, “Türkiye’de yaşanmış en büyük katliamı. Yurttaşlarımızı kaybettik. Yüzlerce meslektaşımızın yaşam hakkının korumak zorunlu bir unsurdur ve TBB duruşma katılması zorunludur. Katliamda meslektaşımız Uygar Coşgun da hayatını kaybetti” dedi. Mahkeme başkanı TBB’nin katılan sıfatıyla katılmasına karar verildi.
Mikrofon olmaması tepkilere neden oldu
Hayatını kaybedenlerin aileleri söz istedi. Mahkeme salonunda mikrofon olmamasına duruşma salonundakiler tepki gösterdi. Bunun üzerine mahkeme başkanı, “Mikrofon yok” yanıtı verdi. Bunun üzerine Avukat Mehtap Sakinci, “Biz söz hakkımızı kullanmadan, karar veremezsiniz. Bu hukuka aykırıdır. Mikrofon getirilene kadar bekleyeceğiz” dedi.
Avukat Murat Yılmaz ise “Bu meseleyi çözemiyorsanız o cübbeye çıkaracaksınız” diyerek mahkeme başkanına tepki gösterdi.
Mikrofon temini için mahkeme başkanı̇ duruşmaya 15 dakika ara verdi.
Aradan sonra aileler, katliamda üyelerini kaybetmiş sendika ve meslek örgütleri, siyasi partiler söz alarak davanın insanlığa karşı suç ve devlet görevlilerinin yargılanması kararıyla sonuçlanmasını talep ettiler.
‘Gerçek adaletin sağlanması ve barış sağlanana kadar mücadele edeceğiz’
Duruşmanın ardından 10 Ekim Barış Derneği ve katliamda yakınlarını kaybedenler, basın açıklaması yaptı. 10 Ekim Derneği Eş Sözcüsü İshak Kocabıyık, “Sanık avukatlarının sudan gerekçelerle katılmamaları neticesinde duruşma ertelendi. 1 Temmuz’a ertelenmesinin bir sebebi de karar açıklandığında bizim yeteri kadar katılım olmadan boş sıralara karar açıklaması olduğunu düşünüyoruz. Ama mahkeme heyetine bir kez daha sesleniyoruz. Eğer böyle bir gerekçeniz varsa fena halde yanılıyorsunuz. Biz gerekli katılımı 1 Temmuz’da da başka tarihte de sağlarız. Bizim için adaletin tesisi herhangi bir mahkemenin vereceği karar değildir. Biz gerçek adaletin tesisi ve bu mitingin esas talebi olan barış sağlanana kadar asla ve asla mücadelemizi bırakmayacağız” dedi.
‘1 Temmuz günü aynı motivasyonla, aynı öfkeyle geleceğiz’
10 Ekim Derneği Eş Sözcüsü Mehtap Sakinci de “Bugün tekrardan ailelerin yıllar sonra duygularını dile getirdiği ve mahkeme heyetinin de hiçbir renk vermeksizin bizi dinleyen ama anladığından emin olamadığımız saatler geçirdik. Açıkçası şunu söylemek gerekiyor; mahkeme heyeti hiç bu kadar derinlemesine bilgi sahibi olmamıştı. Bu yüzden mahkeme heyetinin bundan sonra vereceği karar bizim için çok değerliydi. Ama görüyoruz ki sanık vekillerinden birinin sağlık mazeretinin bitmesini takiben duruşma günü bırakması bu dosyanın karar aşamasına geldiği anlamına geliyor. Bu kararın da kuvvetle muhtemel mütalaa doğrultusunda olacağını düşündüğümüz için saatlerdir anlattıklarımızın da bir karşılığının olmadığını düşündüğümüzü üzülerek söylemek istiyorum. Biz yargılamanın bu aşamasında karara gidilmemesi gerektiğini, araştırılacak pek çok hususun olduğunu ve tüm taleplerimizin reddedilişinin aslında her şeyden önce adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu anlatmaya çalışmıştık. Buradan çıkacak kararın büyük bir adaletsizlik getireceğini anlatmaya çalıştık. Biz 9 yıldır meselenin özünü anlatmak için dil döküyoruz. Meselenin özü bu bir siyasi cinayet, bu bir katliam ve katliam kapsamında talebimiz gerçek adalet. 1 Temmuz günü aynı motivasyonla, aynı öfkeyle geleceğiz. Karar her ne ise o kararı teşhir edeceğiz, haksız kararların her zaman karşısında duracağız” diye konuştu.
Kaynak: Alınteri
EKONOMİ
15 gün önceGÜNDEM
20 gün önceGÜNDEM
21 gün önceGÜNDEM
21 gün önceGÜNDEM
21 gün önceGENEL
21 gün önceGÜNDEM
21 gün önce