SERMAYE DEVLETİ VE ÖLEN ÇOCUKLAR
Burjuva devlet ise, özellikle Narin cinayetine verdiği medya yasağı kararı ve toplumsal yaralar açan istismar, cinayet ve hırsızlık gibi suçlara verdiği ödül gibi cezalar ile hırsızlara, katillere, istismarcılara her geçen gün daha fazla cesaret vermektedir. En basit hak talebinde eylemcilerden daha fazla sayıda olan kolluk kuvvetleri, aynı reaksiyonu suçlulara karşı göstermemektedir.
Devran Yılmaz’ın yazısı;
Bugünlerde, daha 8 yaşında ufacık bir kız çocuğunun ölümü tüm ülkeyi derinden yaraladı ve büyük bir toplumsal muhalefet yarattı. Çocuklar en masumlarımızken, Narin kızımızın arama çalışması sırasında yaşananlardan, taziyesinin alınmasına ve defin işlemlerine kadar birçok skandal yurttaşların yoğun tepkisini toplarken, AKP kanadından yapılan açıklamalar akıllarda soru işaretleri bırakmaktadır.
Narin kızımızın kaybolduğu ilk günlerde konuyu gündeme taşıyan en önemli etken annesinin feryatları olmuştu. Ancak, ne sebepten bilinmez, Yüksel Güran gün geçtikçe susmaya ve kendisini geri plana atmaya başlamıştı. Önce Narin'in abisi suçlanmış, ancak Yüksel Güran oğlunu korumak için, oğlunun Narin'in kaybolduğu saatlerde uyarıcı madde kullanıp bir köpeği istismar ettiğini iddia etmişti. Aynı zamanda Narin kızımızın amcası Selim Güran hakkında, Murat Soylu isimli bir Facebook kullanıcısının tefecilik iddiaları gündeme gelmişti.
Annesinin "Ot içiyordu" diye savunduğu Narin'in abisi Enes Güran'ın kolunda iki adet ısırık izinin bulunması ve bunlardan birinin kendisine ait, diğerinin ise Narin'e ait olması yine gelişmeler arasındaydı.
Narin kızımızın taziyesi alınmadan günler önce, Narin kızımızın ablasının "merdivenden düşme" açıklamasıyla ölmesi ve Narin'in 17 yaşındaki kuzeninin de Kurban Bayramı'nda intihar teşebbüsünde bulunup felçli kalması akıllarda derin soru işaretleri bırakmaktadır.
Narin'in taziyesi alınmaya gidilirken kalabalık arasında "Yalan konuşmaya devam edin" diye bağıran bir yakını yumruklu saldırıya uğramıştı. Narin'in taziyesi defnedilirken tabuta giydirilen "gelinlik" de bir kızımızın nasıl bir zihniyete kurban gittiğine dair bizleri bilgilendirmişti.
Ancak rezillik yalnızca bunlarla sınırlı değildi. AKP'li Diyarbakır milletvekilinin "Bilip de söylememiz gereken şeyler var çünkü ailede bizim dostumuzdur" açıklamaları hem tepki hem de yeni sorular türetmiştir.
Şu an yargılama süreci devam ediyor ve devrimci örgütler ile kadın hareketinin yoğun baskısı ile tüm ülke bu yargılama sürecini yakından takip ediyor.
“BU CİNAYETLER NE İLK NE DE SON OLACAKTIR”
Ancak bu cinayet, yurdumuzdaki ilk çocuk cinayeti maalesef ki değildir. Evrensel gazetesinin 11 Haziran 2024 yılında yaptığı habere göre, 2023 yılında 54, 2024 yılının ilk beş ayında ise en az 24 çocuk işçinin katledildiğini vurgulamaktadır. Ancak Türkiye İstatistik Kurumu, 10 yıldan uzun süredir "Cinayete Kurban Giden Çocuk" sayısını açıklamamaktadır. Narin kızımız, bu katliamın yalnızca kamuoyuna yansıyan bir azınlıktadır.
Bizlerin haberi dahi olmadan, yurdun dört bir yanında çocuklarımız gerek çocuk işçiliği, gerek kan davaları, gerekse bir olayın üzerini örtmek veya çok daha başka sebeplerden dolayı katledilmeye maalesef ki devam etmektedir.
Burjuva devlet ise, özellikle Narin cinayetine verdiği medya yasağı kararı ve toplumsal yaralar açan istismar, cinayet ve hırsızlık gibi suçlara verdiği ödül gibi cezalar ile hırsızlara, katillere, istismarcılara her geçen gün daha fazla cesaret vermektedir. En basit hak talebinde eylemcilerden daha fazla sayıda olan kolluk kuvvetleri, aynı reaksiyonu suçlulara karşı göstermemektedir.
Kız çocuklarımız, hala yurdun bilinçsiz kesimleri tarafından çocuk evliliklere zorlanıyor, eğitim hakkından mahrum bırakılıyorlar. Ve bu hadiseler karşısında kapitalist sermaye devleti herhangi bir önlem almıyor, teşvik edercesine hareket ediyor. Yasaların uygulanmadığı, kolluk kuvvetlerinin suçlulara değil de devrimcilere karşı kullanıldığı ve tek amacının sermaye sınıfını desteklemek olan bir burjuva devlet yapısı oldukça, bu cinayetler ne ilk ne de son olacaktır.
Her gün emekçi yurttaşlar ve evlatları burjuva devletin aldığı kararlar ile güç kazanan caniler tarafından birer birer yitip giderken, sermayedarlar bizlerin sırtından kazanmaya ve çarklarını döndürmeye devam etmektedir. Birer birer katledilirken ve kaydedilirken sermaye düzeninde bizlerin birlik olmak ve örgütlü mücadele vermekten başka bir çaremiz kalmamaktadır!