Yenidoğan Çetesi’nin ilk duruşması sona erdi
İstanbul'da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine sebep olan Yenidoğan Çetesi'nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine başlandı.
47 SANIK HAKİM KARŞISINA ÇIKTI
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame kapsamında 22'si tutuklu yekün 47 sanık yargıç karşısına çıktı. Konferans salonunda görülen duruşmada 22'si tutuklu yekün 41 sanık amade bulundu. Duruşmaya ayrıca Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile Türkiye Barolar Birliği, İstanbul Barosu, İstanbul 2 No'lu Baro, Muğla Barosu, Tekirdağ Barosu, Diyarbakır Barosu, Bursa Barosu, Denizli Barosu, Mardin Barosu, Kırklareli Barosu başkanları da katıldı.MAĞDUR OLDUKLARINI SÖYLEYİP DİLEKÇE VERDİLER
Kimlik tespitleri esnasında sanık kürsüsüne çıkan örgüt lideri Fırat Sarı aylık gelirinin 400 bin TL olduğunu söyledi. Duruşmada mağdur olduğunu belirterek dilekçe sunan öbür vatandaşların olduğu da belirtildi. Gelen yeni dilekçelerin savcılık makamı tarafından değerlendirileceği öğrenildi.GELİRİNİ KISIK SESLE DİLE GETİRDİ
Tutuklu sanıklardan İlker Gönen ise kimlik tespiti sırasında, evli ve üç çocuklu olduğunu belirtti. Sarı aylık gelir durumunu ise kısık sesle dile getirdi.HASTANE YÖNETİMİNDEN SKANDAL SORU
Sanık Doğukan Taşçı'nın mahkemedeki itirafı ise kan dondurdu. Sigortası olmayan Türkmenistan uyruklu bir çocuğun, ailesinin maddi durumunun yetersizliği nedeniyle ameliyata alınamadığını belirten Taşçı, hastane yönetiminin kendisine, "Neden bu çocuğu yaşatıyorsun" dediğini söyledi.- Mahkeme Başkanı ile Taşı arasında geçen diyalog şu şekilde:
- Mahkeme Başkanı: (Sanığın Hasan Basri ile bir konuşmasını okuyarak) Burada ne diyorsunuz?
"NEDEN YAŞATMAK İÇİN UĞRAŞIYORSUN"
- Sanık: Bu çocuk sigortası olmayan Türkmen bir çocuktu. Ailesinin durumu yoktu, ameliyat edilmezse yaşamını yitirecekti. Ben fazla uğraştım, devlet hastanelerini bile aradım. Ailenin yatış parasını karşılayacak durumu yoktu. Ailesi, maddi durumları fena olduğu için ameliyatı kabul etmedi. Bu hastanın durumu kötüydü fakat yaşamaya devam etti. Ancak masrafları vs. olunca bana "Bu hasta zaten ölecek, sebep yaşatmak için uğraşıyorsun?" dediler.
- Mahkeme Başkanı: Kim dedi?
- Sanık: Hastane yönetimi ve Fırat Sarı.
- Mahkeme Başkanı: Sen ne yaptın?
- Sanık: Ben devam ettim, zaten kayıtlar da bunu gösteriyor.
- Mahkeme Başkanı: (Hasan Basri ile ilgili öbür bir konuşmasını okuyor)
"SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM"
Tutuklu sanık Hakan Doğukan Taşçı ise bugün görülen duruşmada, "Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum" dedi. Taşçı, mahkemedeki ifadesine şöyle devam etti:- Mahkeme Başkanı: Diğer sanıklardan kimleri tanıyorsun?
- Hakan Doğukan Taşçı: Sağlık sektöründe çalıştığım için hemen derhal hepsini tanıyorum. Fırat Sarı'yı Reyap Hastanesi'nden tanırım. Hakkımda yöneltilen fazla sayıda suçlama var. Bu sadece bu hastanelerle ilgili değil. Ben 10 yıldır çalıştığım tüm hastanelerde bunu gördüm; daha fazla nakit kazanmak için bu kurumlar bunu yapıyor. Ama her yıl denetlenen bu kurumlarda, hiçbir kusur bulunmadığı yerlerde hemşireler suçlanıyor. Biz, epikriz raporundan nakit kazanmıyoruz. Yüzde 70, hiçbir hastanede yenidoğan ünitesinde tabip bulunmuyor. Biz, orada tabip olmadan müdahale ediyoruz.
"ÖDEME ALMADAN KAYIT AÇILMASIN"
- Mahkeme Başkanı: Tapede Fırat Sarı ile konuşuyorsun, ne anlatıyorsun?
- Hakan Doğukan Taşçı: Her hastane sahibi nakit kazanmak ister, daha fazla kazanmak ister. Hastane sahibi Fırat Sarı'ya baskı yapıyor, o da bana söylüyor.
- Mahkeme Başkanı: Mert Özdemir ile konuşmanı açıkla.
- Hakan Doğukan Taşçı: Hasta kötüydü, ben de hasta yakınıyla konuştum. Bebek fena olduğu için otelde hastanede de Mert'e, "Ailelere fena bir şey söyleme" dedim.
- Mahkeme Başkanı: Hasta yakını ile ilgili konuştuğun nakit meselesi ne?
- Hakan Doğukan Taşçı: Hasan Basri aradı, "Aileden ödeme alacağız, biz halledeceğiz" dedi. Ben de, "Ödeme almadan kayıt açılmasın," dedim. O kadar, ben aileden biricik kuruş almadım.
- Mahkeme Başkanı: Kim aldı?
- Hakan Doğukan Taşçı: Fırat Sarı aldı. 30 bin lira. 20 bin lira hastaneye, 10 bin lira da komisyon olarak alındı. Benim nakit alışverişim olmadı.
- Mahkeme başkanı: Sattığınız ilaçlarla ilgili ne diyorsunuz?
- Hakan Doğukan Taşçı: SGK'nın karşıladığı bebekler için ilaçları fazla alıyordu. Fazlası imha ediliyordu. SGK, bu ilaç için 9.500 lira ödeme yapıyor, ancak toplu alındığında 7 bin liraya alınıyordu. Bu yüzden ne kadar fazla yazılırsa, SGK daha az ödeme yapıyordu. Biz de dedikodu aldık, ilaçların dışarıda satıldığı söyleniyordu. Ben de Fırat Satı ile konuştum, o da bize tasdik verdi. Hasan Basri ilaçları topluyordu, biz de Hüseyin Gündüz isimli kişiye satıyorduk. O, ambulans şoförüydü ve bizim ilaçları nereden aldığımızı bilmiyordu. İlaçların parasını iki kere Fırat Sarı aldı, bir kere de Hasan ile ben aldım. Benim SGK dolandırmak gibi durumum yoktu.
- Mahkeme Başkanı: 14 hastam var. Biraz hasta mı beklersek diye konuşmuşsun.
- Hakan Doğukan Taşçı: Bekleyen şahıs ben değilim. Birim sorumlusu olduğum için söylüyorum.
"AİLE BANA DOKTOR DİYE HİTAP EDİYORDU BEN DE DEĞİLİM DEMİYORDUM"
- Mahkeme Başkanı: Beni tabip biliyorlar diye konuşman ne? Sen tabip gibi mi tanıttın kendini?
- Hakan Doğukan Taşçı: Yoğun bakıma bir hasta geldiğinde, aileye tabip olmadan bilgi veriyordum. Aile de bana tabip diye hitap ediyordu. Ben de tabip değilim demiyordum.
- Mahkeme Başkanı: O çocuk 20 gün önce ölecek, tanısını açıkla.
- Hakan Doğukan Taşçı: Türkmen hastaydı. 500 bin lira ameliyat parası vardı. Aile, paramız olmadığı için ameliyatı kabul etmedi. Bir hafta yaşardı, fakat talih eseri 1 haftadan fazla yaşadı. Hastanın kullandığı ilaçlar ve hastane yönetimiyle Fırat Sarı, "Bu çocuk zaten ölecek, bu kadar ilaç kullanmaya ne gerek var?" dedi. Ancak 44 gün yaşadı.
- Mahkeme Başkanı: Ben sebep çocuğu öldüreyim? Öldürmem kafana sok, diye bir konuşmam var.
- Hakan Doğukan Taşçı: Sen hala bebekle niye uğraşıyorsun? Ben de yaşaması için müdahale ettim.
- Mahkeme Başkanı: Ölüsünü vermemişsiniz, bizi patlatacaklar diyorsun, neden?
- Hakan Doğukan Taşçı: Çocuğun babaannesi aradı, "Bebeğin naaşını vermediler" dedi. İçeride ödeme olduğunu, ödenmedikçe naaşını vermeyeceklerini söylediler. Ben de şok oldum, hastane yönetimiyle konuştum ve onlara yardımcı oldum.
"BEBEĞİ ÖLEN AİLEYE TEŞEKKÜR MEKTUBU"
Mahkeme Başkanı ve Sanık Hakan Doğukan Taşçı, videolardaki Kaya Bebeği soruyor:- Mahkeme Başkanı: Kaya Bebek ile ilgili ne biliyorsun?
- Hakan Doğukan Taşçı: Gece saat 03.00 civarında arandım. Batuhan Çetin, Güney Hastanesi'nden beni aradı. Ellerinde 509 gram ağırlığında bir bebek olduğunu, bebeğin durumunun fena olduğunu söyledi. Doktorun ise "Fişi çek gitsin" şeklinde konuştuğunu belirtti.
- Mahkeme Başkanı: Kimdi doktoru?
- Hakan Doğukan Taşçı: Rıza Doktor demişti diye hatırlıyorum. Yanılmıyorsam, eşinin diploması mevcut sadece diye biliyorum.
- Mahkeme Başkanı: Sen tanıyor musun?
- Hakan Doğukan Taşçı: Hayır.
- Hakan Doğukan Taşçı: Beni görüntülü aradı, ben de hastaya bakayım dedim. Telefonda yardımcı olabileceğim şeyler varsa onları söyledim. Video kaydına aldım ve savcıya verdim. Ancak o çocuk öldü. Aile durumdan habersiz olduğu için aileye teşekkür mektubu yazdırmışlar.
"FIRAT SARI 'HASTA YOK DOLDUR' DİYORDU"
- Hakan Doğukan Taşçı: Yoğun bakım ne kadar doluysa hastane o kadar nakit kazanıyor, tabii ki bu yüzden hastaneleri doldurmamızı istiyorlar. Bu durumu da usulsüz sevk ya da fazladan yatışla yapıyorduk. SGK'dan biraz daha nakit kazanmak için. Mert ile sık sık iptal edilen taburcularla ilgili tartışıyorduk. Fırat Sarı'ya 'Doğukan hırsızlık yaptı' dedim. İlaç kaybolmuştu, Fırat Sarı bana söyledi. Bebek ilaçları kayıptı, fakat öyle bir hal olmadı. Fırat Sarı ile konuşurken 'Mert'i şikayet edeceğim' dedim şikayette ettim, 112'ye şikayet ettim, usulsüz bebek sevkiyatlarıyla ilgili, mesela Kaya Bebek, ihmali olan bebeklerle ilgili. Doktor olmayan yerde kanıta da ihtiyaç yok. Elimdeki videoyu zaten sundum. Birinci hastanesinin daimi akciğer filmi bozuluyordu. Hastayı takip ederken filmini çekemiyorduk, bu fena birşey. Fırat Sarı sana 'Hasta yok, doldur' diyordu. Fırat Sarı, bir günde doldurmanı istiyor. Ne kadar fazla hasta, o kadar nakit demek. 112 hasta geliyor, daimi öyle nakit kazanılıyor, hastalar dolduruluyor.
"ÇEK FİŞİ GİTSİN DENİLDİ"
- Hakan Doğukan Taşçı: Doktor Şehmuz Çelik adını bazen tabip Şehmuz Çelik adıyla hasta kabul ediyorum. Kaya Bebek ile ilgili, 'Çocuk gözümün önünde öldü' sözlerimin üzerine, gece 3 civarı Batuhan Çelik aradı, arkadaşım, ellerinde bebek olduğunu ve doktora ulaşamadığını, doktorun 'Çek fişi gitsin' dediğini söyledi. Rıza Hocaymış doktor, fakat tanımıyorum, çocuk doktoru olarak biliyorum. Hasta kötüydü, ben de telefondan yardımcı olmaya çalıştım. O bebek öldü. Aileye böyle bir hal olmadı gibi gösterdiler. Batuhan hemşire yardımcısıydı, arkadaşımdı. Doktorun müdahale etmesi gerekiyordu.
"ÖRGÜT İÇİNDE BULUNMADIM"
- Hakan Doğukan Taşçı: 10 yıldır sıhhat sektöründe çalışıyorum. Hiçbir şekilde bir çocuğun ziyan görmesini isteyecek ya da bir harekette bulunmadım. Hiçbir şekilde örgüt içinde bulunma, bilip de yardım etme konusunda bulunmadım. Aksi halde şikayetimi de yaptım belgeledim de, maddi sıkıntı içinde olduğum sürede 2-3 kere ilaç satımında bulundum. Çoğu şeye iddianamede yer verildiğini düşünmüyorum. Oysa ki bu hastaneler nasıl denetimden geçiyor, polis gittiğinde nasıl bir şey olmuyor, bu işten maddi bir menfaatimiz yok sebep tutuklamalar bizim tarafımızdan oluyor. Sadece bir telefon kaydı üzerinden bilirkişi raporu yapılıyor. Ben nitelikli dolandırıcılık suçundan 7 aydır tutukluyum. Nasıl olur örgüt yönetici benden 7 ay sonra tutuklanır. Ben resmim 'Bebek katili' olarak paylaşılıyor. Benim ailem mevcut dışarıda. Hiç kimse bebek ölsün istemez