Gazeteci Fatih Altaylı, 7 yıl boyunca tarikat yurtlarında kalmış bir gencin yazdığı mektubu paylaştı.
Altaylı’nın paylaştığı mektup şöyle:
”Ailem 6 yaşındayken beni İslami eğitimleri almam ve İslami görüşe sahip bir hayat sürmem için ana okulu gibi eğitim veren bir kursa göndermeye başladı.
Sabah servisle evden alınıp İ.A. cemaatine bağlı bir kursa gönderiyor akşam aynı servisle eve bırakılıyordum. 2000 ila 2002 yılları arasını kapsayan bu süreçte gittiğimiz yer dışardan bakıldığında normal bir daire gibi gözüken dini eğitimlerin bir yerdi.
Fakat zaman zaman polis baskını olacağını öğrenen hocalar aldıkları bu haber doğrultusunda bizleri saklıyor veya bulunduğumuz yerden kaçırıyor ormanlık tenha yerlere götürüyorlardı. Bazen de bulunduğumuz dairenin altında bulunan bodrum katına indiriyor denetim bitene kadar sessiz kalmamızı sağlıyorlardı.
Ailem beni oradan alarak bu sefer de yatılı olarak kalacağım yine aynı cemaate bağlı bir kuran kursuna gönderme kararı almışlardı. Buraya benden 2 yaş büyük olan abimle birlikte başladığımda yaşım 7 veya 8’di. Kurstaki en ufak yaştaki öğrenciler bizlerdik. 40’lı yaşlara kadar bizden ve hatta babamdan bile büyük olan insanlarla aynı çatı altında kalıyorduk.
200 kişi civarında öğrenciydik ve ben hayatımda ilk dayak yemeye, şiddete maruz kalmaya ve herkesin içinde aşağılanmaya, dövülürken kimsenin sana yardım etmek için harekete geçmeyeceğini burada, o küçücük yaşımda öğrendim.
Zorbalığa maruz bırakıldığı için psikolojik olarak baskılanmadan kaynaklanan sorunlar yüzünden altını ıslatan birçok çocuktan birisiydim. Altımıza işediğimiz için tekrar dövülüyor, sonra gecenin 3’ünde toplu olarak üzerimizdeki kıyafetleri çıkartılıp, banyoda araba yıkar gibi soğuk sularla hortumla üzerimize su tutuluyor ve yer temizleme fırçalarıyla fırçalanıyorduk.
Başımızdaki hocalar olmadık bahanelerle evde eşleriyle yaşadıkları sorunların veya canlarını sıkan herhangi bir şeyin acısını bizden çıkartıyorlardı. Bazen neden dayak yediğimizi bile bilmiyorduk.
Öğrencileri döverken hocaların kullandığı sopalar zaman zaman kırılıyor ve yerlerine her zaman daha kalın, daha dayanıklı ve daha acı verici sopayı bulmak için arayış içerisine giriyorlar. İstedikleri sopayı bulduklarında ortada hiçbir gerekçe yokken yeni sopayı denemek için sıra dayağına çekiliyorduk.
Falakaya yatırılarak dayak yemekten ayağının üzerine basamıyordum. Falakada daha az acısın diye kat kat çorap giyiyorduk. O gün hoca insaflıysa çoraplarımızı çıkarttırmadan yorulana kadar vururdu ama keyfi yerinde değilse giydiğimiz o çorapları da çıkarttırıyorlardı.
Burada yaklaşık olarak 2 seneye yakın bir süre kaldım. Abim benden önce ayrıldı ben daha sonra ayrıldım. Ancak çok kısa bir süre sonra yine İ. cemaatine bağlı başka bir kursa gönderildim. Bu kurstan abim yine benden önce ayrıldı.
Bir süre sonra abimle alakalı bir şeyler duymaya başladım aynı beraber kaldığımız Kuran kursundaki Hikmet isminde bir şahısla cinsel ilişkisi olduğunu öğrendim.
Hemen peşinden yaklaşık hala kursta bulunan en az 10 kişinin daha birbirleriyle bu tür ilişkileri olduğunu öğrendim. Zaten bunu kendileri de inkar etmiyordu. Duyduğum bu şeyleri yaşamayı merak ederek ben de birileriyle cinsel ilişkiye girmeye başladım.
Birkaç kez kursun sorumlusu olan hoca tarafından ilişki esnasında yakalanarak dayak yedik. Ama önemli değildi, zaten dayağı sürekli yiyorduk, bu sefer de eşcinsellikten ötürü yemiş olduk. Ne fark ederdi ki, camdan dışarı baktığımız için dayak yiyor namazı hızlı kıldın diye dayak yiyor oturuşumuz beğenilmediği için dayak yiyor yani sürekli bir şeyler için dayak yiyorduk.
Bu kursta yaklaşık olarak 4 sene kaldım yukarıda saydığım isimlerle bizzat cinsel ilişkim oldu bundan ötürü defalarca yakalandım dayak yedim. Bu kursta en son başımızda bulunan hocayla kavga ederek ayrıldım. İlk kez bu kursta bana yumruk atan birisine gücüm yetmese de karşılık verdim ve artık bana vurana bende vurma kararı almıştım.
Bu kursta okurken sayısız kez kontörlü telefonlardan 15’ i arayarak kaçak kuran kursu olduğunu ve sürekli olarak dayak yediğimizi ihbar ettim ama 1 sefer bile polis gelmedi bunun sebebini bu günlerde çok daha iyi anlıyorum. Polisin gelmediği kurslara iktidar partisinden belediyeye bağlı aşevlerinden günlük yemekler gelmeye başlamıştı.
Yaşım 12’ye gelmişti. Yine sebepsiz yere dayaklar yiyorduk ve benim gibi eşcinsel ilişki yaşayan sayısız kurs talebesi vardı. Burada da 3 veya 4 kişiyle ilişkim oldu.
Kısa bir süre sonra yine İstanbul Ümraniye’de aynı cemaatin başka bir Kuran ve Arapça eğitimi verilen bir kursunda yatılı olarak kalmaya başladım. Alıştığımız üzere burada da yine sistematik dayak vardı ama artık ağlamıyor tepki gösteriyordum. Bu kursta yaklaşık 30 kişiydik ve ben gelmeden öncesinde de kursta eşcinsellik yaygındı.
Burada da bir den fazla kişiyle ilişkiye girdim. Süreç ilerlerken bir karar aldım ve kendimi sorgulamaya başladım “Benim burada ne işim vardı?” Bu hayatın bu şekilde sürdürülebilir olmadığı gerçeğinin farkına vardım ve bir gün eşyalarımı alıp kurstan ayrıldım.
13 yaşımı doldurmamıştım henüz ama ailemin karşısına dikildim ve onlara onların istekleri doğrultusunda artık hareket etmeyeceğimi söyledim. Kursa gitmemek istememe üzülmüşlerdi ama orada yaşadıklarımı, eşcinsel ilişkilerimi bilseler muhtemelen kafayı yerlerdi.
Gelelim bu cinsel ilişkiye girdiğim kişilere;
Bizzat kendim kuran kursundayken cinsel ilişkiye girdiğim kişilerin bazıları şu anda aktif olarak diyanetin resmî kadrosunda imamlık yaparak millete din anlatıyor bazıları ise farklı şekilde görev yapıyor ve bazıları ise şu an benimde zamanında sözde din eğitimi almam için gönderildiğim İ.A. cemaatine bağlı kurslarda hocalık yapıyorlar.
Bana gelecek olursak 14 yaşıma henüz girmeden kuran kursu Arapça kursu ve cemaat tarikat yapılarından ayrıldığım ailemle konuştuğum günden beri hiçbir cemaati ve cemaatçiyi yanıma yaklaştırmadım. Sonrasında bir erkekle ilişkiye girmedim ve aslında beni buna sürükleyen şeyin bulunduğum ortamın olduğunu anladım. Cinsel yönelimlerimin kadınlara yönelik olduğunun farkına vardım ve hayatıma devam ediyorum.
Mevcut bütün siyasilere ve gelecek olanlara muhalifim. Çevresine duyarlı, sosyal sorumlulukların parçası olmaya çalışan, yaşadığı topluma faydalı olma arzusunda, duyarlı bir birey olmaya çalışıyorum.”
GÜNDEM
Az önceİŞÇİ VE SENDİKA
1 saat önceİŞÇİ VE SENDİKA
1 saat önceGÜNDEM
1 saat önceGÜNDEM
3 saat önceGÜNDEM
3 saat önceGÜNDEM
3 saat önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.