LGBTQI+ bireylerin, cinsel yönelimlerinden dolayı mağduriyet yaşamamaları için haklarının anayasa ile güvence altına alınması talebi, geçen hafta sonu Berlin’de düzenlenen ve yüz binlerce kişinin katıldığı “Christopher Street Day” (CSD) etkinliklerinin de ana temalarını arasındaydı.
Katılımcılardan Wanja Kiber, kendi hayat hikayesini DW’ye anlatırken Kazakistan’dan Almanya’ya geldiklerini ve kısa süre içinde cinsel kimliğini ifşa ettiğini belirtiyor. Kiber, o dönemki hislerini şöyle anlatıyor:
“Ailemin ilk tepkisi şöyleydi: Sakinleştirici haplar almak, susmak, ağlamak, konuşmaktan kaçınmak. Hiç kimseye bir şey anlatamamak, kendisini yanlış bir şeymiş gibi hissetmek nasıl bir duyguydu! Sanki suçluymuş gibi, hastaymış gibi. Aslında yokmuş gibi.”
Wanja, aradan geçen zamanda çok şeyin değiştiğini, hatta babasının kendisiyle gurur duyduğunu ve LGBTQI+ haklarını savunduğunu söylüyor. Küçük bir başarı hikayesi. Ama herkes Wanja gibi dirençli ve şanslı değil.
CSD etkinliklerinde sahne alan Almanya’nın ünlü müzisyenlerinden Herbert Grönemeyer de anayasa değişikliği talebine destek verenlerden. Grönemeyer sahnede yaptığı konuşmada, anayasanın 3’üncü maddesine “hiç kimsenin cinsiyete dayalı ya da cinsel kimliğinden dolayı mağdur edilemeyeceği” ifadesinin eklenmesini talep etti.
Söz konusu maddenin mevcut hali, “hiç kimsenin cinsiyeti, soyu, ırkı, dili, vatan ve kökeni, inancı, dini ya da siyasi görüşleri nedeniyle mağdur ya da avantajlı olamayacağını” ifade ediyor.
Almanya’da Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’den (FDP) oluşan hükümet, 2021’de iş başına gelirken imzaladığı koalisyon anlaşmasında 3’üncü maddeye ekleme yapmak için çalışacağını ilan etmişti.
Ancak anayasada değişiklik için hem Federal Meclis hem de Eyalet Temsilciler Meclisinde üçte ikilik çoğunluğa ulaşabilmek gerekiyor. Bunun için de koalisyon hükümeti, ana muhalefetteki Hristiyan Birlik partilerinin (CDU/CSU) desteğine muhtaç. Muhafazakâr Hristiyan Birlik partileri ise anayasada böyle bir değişikliğe sıcak bakmıyor.
Taleplerin CSD etkinliklerinde yeniden gündeme gelmesi ve tartışmaların yeniden patlak vermesi üzerine bir açıklama yapan Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisi Meclis Grubu İdari Müdürü Thorsten Frei, Alman Yazıişleri Ağı’na (RND) verdiği demeçte, “Anayasamızın kalbi olan temel haklar bölümüne dokunmak için çok özel nedenler gerekli. Anayasanın değiştirilmesi için bir vesile görmüyorum. Çünkü cinsel yönelim kaynaklı ayrımcılığa karşı koruma zaten 3’üncü maddede hayat bulmaktadır” değerlendirmesini yaptı.
Berlin’in CDU’lu Belediye Başkanı Kai Wegner ise partisi içinde bu konuda farklı düşünen isimlerden. Wegner’in yönetimindeki Berlin Senatosu, 2023 yılında bir açıklama yaparak Anayasa’nın 3’üncü maddesine ekleme yapılması için Eyalet Temsilciler Meclisinde girişim başlatılacağını duyurdu. Ancak somut bir adım henüz atılmadı.
CDU’dan gelen ret yanıtının ardından koalisyon hükümetini oluşturan partiler, 3’üncü maddeye ek için yeniden kolları sıvamak istiyor. FDP’li milletvekili Konstantin Kuhle, RND’ye verdiği demeçte yapılacak bir anayasa değişikliğinin LGBTQI+ bireylerin siyaset ve toplumda kabul görmesi açısından önemli bir sinyal olacağına vurgu yaptı.
Uluslararası alanda LGBTQI+ bireylerin haklarının korunması konusunda önemli ilerlemeler kaydedilse de hâlâ önemli eksiklikler bulunuyor. Avrupa’da 22 ülkede LGBTQI+ bireylerin evlenmeleri yasal olarak mümkünken Avrupa dışında sadece 16 ülkede buna izin var.
Almanya’da da eşcinsel evlilikler 1 Ocak 2017’den bu yana yasal olarak mümkün. Dünyada sadece 20 ülkede, cinsel kimliğin hukuken tanınmasını sağlayan kendi kaderini tayin hakkı ile ilgili yasalar yürürlükte. Dünyadaki ülkelerin üçte birinde ise LGBTQI+ bireyler hukuk önünde ayrımcılığa tabi tutuluyor.
GÜNDEM
Az önceÇEVRE
Az önceEKONOMİ
21 saat önceGÜNDEM
21 saat önceGÜNDEM
21 saat önceGÜNDEM
2 gün önceKADIN
2 gün önce