Türkiye, İstanbul Fatih’te surlarda öldürülen 19 yaşlarındaki İkbal Uzuner ve Eyüpsultan’da evde katledilen Ayşenur Halil’e ağlıyor. Habertürk muhabiri Mustafa Şekeroğlu’nun haberine göre kan donduran bu cinayet sonrası katil zanlısı Semih Çelik’in babası Adem Çelik’in ifadesine başvuruldu. Baba Çelik, oğluyla ilgili tüm detayları ve hadise günü yaşananları biricik tek anlattı.
Baba Adem Çelik, polise verdiği ifadesinde, Semih ile beraber bir kızının daha olduğunu belirterek, “Eyüpsultan’da 2018 yılı Ağustos ayından beri ikamet ederiz. Eşim Hafize Çelik hane hanımı, kızım Sudenur Çelik de öz kızım olur. Semih Çelik öz oğlum olur. Pandemi dönemi öncesi kendisi Oğuz Can Polat Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde okuyordu. Kendisi idadi 3’te okuduğu sırada, okulun kılavuz öğretmeni, eşimi okula çağırdı ve oğlumuz Semih’in, ırk ismini bilmediğim Seyithan isimli çocuktan uzak durmasını istemiş. Pandemi döneminde Semih’e almış olduğum bilgisayar ile evde sürekli zaman geçiriyordu” dedi.
Oğlunun bilgisayar bağımlısı olduğunu anlatan baba Çelik ifadesine şöyle devam etti: “Odasına ben, annesi ya da ablası girdiğinde hemen telaşla bilgisayarını kapatıyordu. Bilgisayarı şifreli olduğu için de ne yaptığını, kimle görüştüğünü kontrol edemiyorduk. Daha sonra kendisi bize okumayacağını söyledi. Ben de kendisine sebep böyle düşünüyorsun dediğimde bana ‘Okuyup, aka adam olacağım da, ilim adamı olacağım da ne olacak’ diyordu.”
Oğluna, ‘dışarıdan okuyarak okulu bitir’ dediklerini belirten baba, öldürülen genç kız İkbal Uzuner ile 2 yıl önce yaşanan önemli bir anektodu da şöyle anlattı: “Sonra oğlum Açık Öğretimden liseyi bitirdi. 1 Mart 2022’de, öğle saatlerinde Semih’in okul arkadaşı İkbal Uzuner’in annesi eşimi arayarak, eşime, ‘Senin oğlun benim kızımın beynini yıkamış, beraber intihar edecekler’ demiş. Aynı gün akşam saatlerinde de Semih’in, Ayvansaray Mahallesi Hoca Çakır Caddesi’nde, sol göğüs bölgesinden kendisini bıçaklayarak intihara teşebbüs ettiğini öğrendik.
Olayın ardından bu konuda Çocuk Şube’de anlatım verdi. Bu olaydan ötürü muayenesi Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi’nde oldu. Buradaki psikolog Semih’i, Çapa Tıp Fakültesi’ne sevk etti. İlaç tedavisi üzerine 3 hafta bu hastanede yattı. Bu hastanede kendisine verilen ilaçları da kullandı. Hastaneden çıktıktan sonra, burada tedavi takiplerine de devam etti. Bu süreçte Semih bize, ‘baba kasap olacağım’ dedi. Kendisi Rami Meydanı’nda bir amel yerinde çalışmaya başladı. Kasaplığı öğrendi. En son Bayrampaşa’da, İstanbul Forum’un yanında kuru gıda halinde kasap kısmına bakıyordu.”
Adem Çelik ifadesine şöyle devam etti: “Bundan dokuz ay kadar önce bu işi bıraktı. Evde kendisinin altın birikimleri vardı. İhtiyaçlarını bunları satarak karşılıyordu. Kendisi 2 yıldan beri uyuşturucu madde kullanıyordu. Davranış değişikliğinden, duygu hal bozukluğundan bunu tahmin edebiliyordum. Ama uyuşturucu maddeyi nereden, nasıl temin ettiği hakkında bilgim yoktur.”
İfadesine devam eden baba, oğlunun fazla değiştiğini belirterek şöyle devam etti: “Bundan 1 yıl kadar önce Semih’in odasına girdiğimde kendisinin duvara çizmiş olduğu insan psikolojisini korkutan şeytana benzer siyah kalem resimler gördüm. Semih’e, bu resimlerin ne olduğunu sorduğumuzda bizlere ‘anlamazsınız, fikir yapılarımız değişik’ diyerek öbür izah yapmıyordu. Biz de üzerine gitmiyorduk. Semih yukarıda beyan ettiğim intihara teşebbüs olayından sonra İkbal Uzuner’den ayrıldı.
Baba, oğlunun Ayşenur Halil ile ilişkisinin nasıl başladığını da şöyle anlattı: “Bundan 1 yıl kadar önce Semih bırakmış olduğu Oğuz Can İmam Hatip Lisesi’nde, aynı sınıfta okuyan Ayşenur isimli kızla çıkmaya başladı. Ayşenur isimli kız pazartesi günleri ikametimize gelirdi. 12.00-17.00 arası Semih ile Ayşenur evde biricik başlarına zaman geçirirlerdi. Aynı zamanda dışarıda da buluşurlardı. Bundan 1 hafta kadar önce kızım Ankara’da veterinerlik üzerine üniversite kazandı. Eşim, Semih ve kızım Sudenur ile Ankara’ya gitti. Kızıma hane tuttular. Eşim ve Sudenur Ankara’da kaldı. Semih geri döndü.”
Adem Çelik, son bir haftada oğlu Semih Çelik ile neler yaşadığını da detaylarıyla polise anlattı. Baba Çelik, “Semih ile ben 1 hafta boyunca evde beraber biricik yaşadık. Ben Şişli’de, diş kliniğinde motokurye olarak çalışıyordum. Malzemeleri öbür kliniklere dağıtıyorum. Semih de evde biricik başına telefonuyla zaman geçiriyordu. Sadece ihtiyaçları için dışarı çıkıyordu. Hava almak için dışarı çıkmazdı.
Olay günü, (4 Ekim) saat 05.30 sıralarında ikametimde uyandım. İhtiyaçlarımı giderdikten sonra güneş doğmamışken şirket adına kayıtlı motosiklet ile Kasımpaşa’da bulunan aka abim Mustafa Çelik’in yanına gittim. Saat 10.44 sıralarında 0545… nolu hattımdan, Semih’in kullandığı ve eşim adına kayıtlı olan 0552 … nolu hattını aradım. Semih’e, ‘oğlum işten ötürü ben bu akşam geç geleceğim’ dedim. Kendisi de bana, ‘Ayşenur evde gün içinde sakın gelmeyesin baba’ dedi.
Semih, İkbal Uzuner ve Ayşenur ile bizleri tanıştırmadı. Ben bu şahısları tanımıyorum. Ben dışarıda bulunduğum sırada eşim 0532 .. nolu hattından benim hattımı arayarak ‘polisler evde, çabuk eve geç’ dedi. Ben de eve geldiğimde, polislerden öğrendim. Bundan 3 yıl kadar önce, Çapa Tıp Fakültesi’nde Furkan isimli bir doktor, Semih’e psikolojik bir ilaç yazmıştı fakat Semih doktorun yazdığı ilacı kullanmıyordu. Bu ilacın ne olduğunu hatırlamıyorum.”
Baba daha sonra oğluyla ilgili detaylara şöyle devam etti: “Semih bu doktorun yazmış olduğu uyku ilacını kullanmıştı. 2 yıldır da Semih uyku ilacı kullanmamaktadır. Semih fasıla mesafe evde şarap, bira gibi alkol alırdı fakat 3 aydır da uyuşturucu kullanmıyordu. Çünkü uyuşturucu madde alacak parası yoktu. 2023 yılı kış ayında Semih’in odasına girdiğimde penceresi aleni ve odası buz gibiydi. Ben de kendisine hayırdır ne yapıyorsun diyerek penceresini kapatmak isterken, yanıma gelerek ‘hayır kapatma camı’ diyerek eliyle gökyüzünü işaret etti ve ‘bak bakalım ne görüyorsun’ dedi. Ben de karanlık bir şey görmüyorum dedim. Kendisi de bana, ‘sen benim gördüğümü göremiyorsun’ dedi.
Bu yaz ayında ikametimizde Semih ile kafa başa olduğumda ise bana, ‘Baba, gideceğimiz yerde mesut olacağımı bilsen üzülür müsün’ dedi. Ben de kendisine, intiharı Rabbimiz ‘canı ben verdim ben alırım, günahtır diyor’ dedim. Kendisi de bana, ‘hayır öyle bir şey yok. Saçma sapan onlar, sen beni, anlayamazsın’ dedi. Ben kendisine, oğlum önünde bir ömür mevcut dedim. Kendisi de bana, ‘ben o kadar uzun yaşamayacağım, ben o günleri görmem’ dedi.
Devamlı bize ‘bu ömür boş’ diyordu. Semih sadece Ayşenur ile görüşüyordu. Görüştüğü öbür bir arkadaşı olup olmadığını bilmiyorum. Semih’in et kesmede kullandığı aletleri odasındaydı. Ben bu aletleri almak istediğimde, kendisi aşırı sinirlenerek ‘sakın dokunma, onlar benim’ dedi. Ben de üzerine gidersem kendisine bir ziyan veririm diye korktuğumdan kendisine tamam dedim.”
Baba Çelik, hadise günü eşi ile oğlu Semih arasında yaşananları şöyle anlattı: “Eşimden öğrendiğim kadarıyla Eşim, 4 Ekim günü saat 11.00 sıralarında telefon üzerinden görüntülü Semih’i aramış, Semih ve evde yanında bulunan kız arkadaşı Ayşenur ile görüşmüş. Herhangi bir örneğin yokmuş. Hatta eşim Hafize, bana Semih’in, 16 yaşından itibaren pandemi dönemiyle beraber eve kapanması ile ‘Tanrı bizi niye yarattı, madem öleceğimizi biliyordu niye yarattı’ gibi varoluşa dair sorular sorduğunu söylemişti.”
Yaşanan sorunlara değinen baba Çelik ifadesinde şöyle devam etti: “Semih hakkında okul öğretmenleri zeki bir çocuk olduğunu, hatta lisede kılavuz öğretmeni ‘bu çocuk yazılım üzerine yetenekli, bilgisayar alırsanız bu konuda kendisini geliştirebilir’ dedi. Yukarıda beyan ettiğim davranış değişikliği olan Semih’e o bilgisayarı incelemeye götüreceğim dediğimde kıyameti kopardı.
Bana, ‘eve kapanmayacağım’ diyerek ağlamaya başladı. Ben de üzerine gitmedim. Bu bilgisayar evimizde yoktur. Semih kasalı bilgisayarı parça parça internet üzerinden 3 yıl önce sattı. Semih’in, bilgisayarda ya da telefonu ile hangi sitelere girdiği, kim ya da kimlerle irtibat kurduğu, beyninin kim yada kimler tarafından yıkanmış olduğu hakkında bilgim yoktur. Kendisi 16 yaşına gelmeden önce de imanlı biriydi. Namazını da kılıyordu. Hatta bana ‘neden namaz kılmıyorsun cehennemde yanacaksın’ da demişti. Benim konu hakkında diyeceklerim bundan ibarettir.”
Baba Çelik’in vahşi cinayetlerden bir gün önce Semih’in kendisine, “Baba seni nasıl öldüreyim?” diye sorduğu da iddia edildi. Olayla ilgili fazla yönlü soruşturmaya devam ediliyor. Zanlının cep telefonu ve evde bulunan bazı materyallerin incelemesi yapılıyor.
‘Sur canisi’nin katlettiği İkbal’ın babası: Kızımın psikolojisini bozmuştu! Haberi Görüntüle Babası iki kadını katleden “sur canisi’ni anlattı! Haberi Görüntüle
GÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
9 saat önceGÜNDEM
13 saat önceGÜNDEM
21 saat önceGÜNDEM
21 saat önceGÜNDEM
1 gün önce