Türkiye’de gündem, her yurttaşın katılacağı üzere, her zaman oldukça yoğun ve karmaşık olmuştur. Öcalan’ın hapisten çıkıp çıkmayacağı sorusu, kadın cinayetleri, çocuk işçiliği, ÇEDES, MESEM, seçimler, kayyumlar, saldırılar… “Bundan daha kötü ne olabilir?” sorusunu sordukça burjuva devlet bize çok daha kötüsünü sunuyor.
Ancak bir sorun var ki hiçbir zaman gündeme gelmiyor, konuşulmuyor, hatta gizlenmeye çalışılıyor. Devlet ve propaganda organı olan medya tarafından değil, doğrudan toplum tarafından gizlenmeye çalışılan bir konuyu gün yüzüne çıkarmaya çalışacağız. Bu yazının konusu, hayatımızı en derinden etkileyen ve burjuva devletlerin birbirleri ve emekçi halklar ile olan savaşlarında bir silah olarak kullandıkları uyuşturucuyu konuşmak olacak.
İki yazı önce eleştirdiğim sosyal medyada gezinirken bir habere denk geldim. Haberde “Diyarbakır’da Uyuşturucu Kullanımı 12 Yaşa Düştü” başlığı yer alıyordu. Uzun süredir üzerinde çalışmak istediğim bir konuya bu şekilde denk gelince, fikirlerimi realist ve sosyalist bir bakış açısıyla sizlere aktarma kararı verdim.
Bir toplumun hak arama taleplerine ve devrimci atılımlarına engel olmak için burjuva devlet yapısı birçok mücadele yöntemi geliştirmiştir. Bize dayatılan cumhuriyet ve sözde seçim süreçleri, teknoloji bağımlılığı, algı yönetimi vs. bu liste uzar gider. Ancak burjuva devletin çok tehlikeli bir silahı daha var: UYUŞTURUCU.
Televizyon programlarında, arkadaş çevresinde, popüler akımlar ve müziklerde… aklımıza gelebilecek her yerde bu silahı görüyoruz. Bu yazıyı üç başlık altında inceleyerek düşüncelerimi sizlere aktarmayı planlıyorum.
Kapitalizm, diyalektik içerisinde kendini sürekli olarak gelişim adı altında yıkıma götüren ve sosyalist bir devrimle engellenmediği takdirde barbarlığa giden bir sistemdir. Kapitalistler, bu düzenin asla bitmeyecekmiş gibi sürmesini ister ve ona göre planlar yaparlar. Ancak kendi yarattıkları yıkımlara suni ve geçici çözümler üreterek bir kartopu gibi yıkımı büyütüp emekçi halklara zarar vermektedirler. Devrimci hareketlere ve halk iktidarına engel olabilmek için halkı bazı yöntemlerle uyuturlar.
Kitleselleşemeyen ve halk desteği alamayan bir devrimci parti, silahlı ya da silahsız bir sokak çetesi veya yeraltı mafyası olmaktan öteye gidemez. Kapitalizm de halkı uyutmak ve devrimci öğütleri yalnızlaştırmak için çeşitli yöntemler üretir.
Bu yöntemlerin başında uyuşturucu kullanımı gelir. Uyuşturucu, yalnızca diğer propaganda yöntemleri gibi bir uyku hapı işlevi görmekle kalmaz, aynı zamanda fiziksel olarak da ciddi hasar verir. Burjuva devletlerin, rekabet içinde birbirlerinin topraklarına uyuşturucu soktuğu reddedilemez bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır.
Bir düşman devletin genç nüfusunun çalışamaz duruma gelmesi ve cebindeki bütün parayı sermaye ortağı uyuşturucu çetelerine vermesi, elbette her burjuva devlet yapısı için eşsiz bir fırsattır. Bu yöntemle kendileri suçlanmayacak ve düşmanları güçsüzleştirilecek. Ancak bundan çok daha acı bir gerçek var: Bir devletin kendi halkına uyuşturucu vermesi. Özellikle 68 devrimci kuşağından sonra Kürt Ulusal Hareketi ve devrimci örgütlerin mücadele verdiği mahalle, şehir ve bölgelerde uyuşturucunun bu kadar yayılması, bu durumun ancak devlet eliyle geliştirildiğini ve devrimci örgütlerin halktan soyutlanmasını amaçladığını göstermektedir.
Her sokakta, bakkaldan şeker alır gibi temin edilen uyuşturucu türevleri, sadece gençlerimiz için değil, toplumun her bir ferdi için reddedilemez bir tehdit oluşturmaktadır. Kapitalist sistemin yarattığı geleceksizlik, güvensizlik, parasızlık gibi sorunlardan ötürü kendimizi boşlukta hissetme ve depresyon gibi ruhsal çöküşlerle karşı karşıya kalan bireyler, uyuşturucu ile tanışabilmektedir. Ayrıca yalnızca merak ve özentiyle de birçok yurttaş uyuşturucu batağına düşmektedir.
İlk olarak, konuştuğumuz kişilere veya sevdiklerimizin arkadaş çevresine dikkat etmeliyiz. Genellikle toplumda kişiler, ailelerine göre yargılanır. Bir kişinin karakterini kardeşlerine, annesine, babasına bakarak saptamaya çalışmak yanlıştır. Kişinin arkadaş çevresine, hayat tarzına ve davranışlarına bakarak doğru çıkarımlarda bulunmak gerekmektedir.
Yasaklar ve baskıcı kurallar, hiçbir zaman etkili çözüm üretmemiştir. Bir konuda yasakçı ve baskıcı bir tavır almak, o konuya ilgiyi artırmaktadır. Bunun yerine, ilgili konunun zararları, etkileri ve neden olumsuz olduğu konusunda bilgilendirme yapmak çok daha iyi sonuçlar doğuracaktır.
Çocuklara küçük yaşlardan itibaren tacize ve kaçırılmaya karşı verilen eğitim gibi uyuşturucuya karşı da bilgilendirme yapılmalı ve bir kişiden nasıl zarar göreceği anlatılmalıdır.
Sevdiklerimizle etkili iletişim kurmalıyız. Maalesef yurttaşlarımızın çoğunluğu iyi konuşmasına rağmen iyi bir dinleyici olamamaktadır. Sevdiklerimizi dinlemeli, en azından “Nasılsın?” sorusunu sorabilmeliyiz. Unutmayın, siz sevdiklerinizle konuşmazsanız kötü niyetli kişiler onlarla elbet konuşacaktır!
Kendimize ve sevdiklerimize sosyal hobiler kazandırmamız önemlidir. Spor organizasyonları, turnuvalar, halk eğitim merkezlerinin kurulması gibi etkinlikler için baskı yapmak ve bu alanlarda inisiyatif almak, uyuşturucuya karşı korunmak için etkili yöntemlerdir.
En önemlisi de bir sevdiğimiz bu bataklığa düştüğünde reddetmeyelim,gizlemeyelim.
Durumu kabul edip çözüm için mücadele verelim.
Şimdiye kadar uyuşturucunun kapitalizm için önemine ve buna karşı kendimizi ve sevdiklerimizi nasıl koruyabileceğimize değindim. Ancak ne yazık ki uyuşturucuya karşı mücadele noktasında söyleyebileceğim pek fazla bir şey yok…
Kapitalist devlet yapısında ve düzeninde maalesef emekçilerin ağır çalışma şartları, geçimsizlikler ve hayatımızı karartan birçok farklı sebep varken, kitlesel olarak sosyal aktivitelere katılın demek gerçekçi bir öneri olamaz. Sistem, bizleri zehirlemek için elinden geleni ardına koymazken, bu insanlık dışı saldırı yöntemine karşı elimizdeki tek güç devrimci örgütümüzdür. Örgütlü bir yaşam sürüp proletarya diktatörlüğü sağlanmadan uyuşturucu ile kesin bir mücadele yöntemi ne yazık ki bulunamıyor.
GÜNDEM
Az önceÇEVRE
Az önceEKONOMİ
22 saat önceGÜNDEM
22 saat önceGÜNDEM
22 saat önceGÜNDEM
2 gün önceKADIN
2 gün önce