23 Temmuz 2024 Salı
Kapitalizm, Ataerkil Sistem ve Kadın
Narin Güran Cinayetinde Şok Edici Gelişme
NASIL BİR FAALİYETÇİLİK (I): Koşulları ve Çelişkileri Tahlil Etmek
KAPİTALİZMİN YENİ SİLAHI: "UYUŞTURUCU"
Doğru emzirme yöntemleri nelerdir, sütün yettiği nasıl anlaşılır?
Deniz Can Aydın/ Emeğin Gündemi
Bir partinin ve örgütünün inşası, partinin örgütsel çalışması ile kitle çalışması arasındaki diyalektik ilişkinin genel seyrine içkindir. Kitle örgütlenmesini hedef almayan hiçbir devrimci örgütlenme, kendi çeperleri dışına hitap edemeyecektir. Örgüt çalışmasının günümüzde izlemesi gereken yollardan birisi ise kitle çalışmasının dinamiklerini kuvvetlendirecek özneleri yaratmaktır. Örgütleyen, örgütlenenin bir suretidir. Ancak politik müdahale kabiliyetini haiz bir suretidir.
Bunun için bireysel meziyetler değil politik akıl gerekir. Politik akıl, devrimci örgütlenmenin yaşamda, toplumda, kitle çalışmasında ve kitle örgütlerinde nereye temas edeceğini “erken” kavrayabilmesi ve bunu takip edebilmesinde yatar. Dolayısıyla buradaki diyalektik ilişkinin devrimci bir örgüt için geliştirici yönü, kitle çalışmasında doğru noktaları erken kavrayarak müdahalede bulunabilmesinde yatar. Kitle çalışmasının örgütlenmesinin devrimci atılımı, doğru temas noktalarını tahkim etmekle yaratılacaktır.
Bir parti ve örgüt çalışmasının faaliyetçisi, bulunduğu her yaşam alanının doğal bir mensubudur. Mücadelede bulunduğu konum ve politik bilinç düzeyi her ne olursa olsun, iyi bir faaliyetçi kendisini kitlelerin genel seyrinden ayrı bir yere konumlandırmaz. Üstten ve öğretici olmaktan ziyade kitlelerden öğrenmeye hazır bir pozisyonla yerini alır. Bu durum kitlelerin çelişkileriyle uzlaşmak değil kitlelerin çelişkilerini kavrayabilmek içindir. Bilinç, maddi yaşamdan gelir. Maddi yaşamda temas etmediğimiz hiçbir özneyi esaslı şekilde dönüştüremeyiz.
Devrimci mücadele yaşama dairdir ve bir devrimci, yaşamının bulunduğu alanlarında ne derece doğal bir özneyse o derece doğal bir örgütleyen olacaktır. Bunun için yapılması gereken şey, bir şekle bürünmek değil sahip olduğu politik bilinçle tahayyül ettiği politik yaşamı işaret eden pratikler sergilemektir.
Dolayısıyla bu noktada alınması gereken inisiyatif açıktır. Bir faaliyetçi, bulunduğu yaşam alanının mensubu olarak kendisini konumlandıran; akabinde politik bilinciyle ve “sıradan bir özne” olabilme başarısıyla koşulları tahlil edebilendir. Neoliberal kapitalizmin hüküm sürdüğü dünyada sınıf çatışmalarının tezahür ettiği alanlar yaşamın her yanındadır. Bireysel, kültürel, siyasal, ekonomik, toplumsal – ya da bir nevi altyapı üstyapı ilişkilerinin karşılıklı tezahür ettiği her alan – sınıflı toplumda mücadele mecrasıdır. Dolayısıyla yaşamda temas ettiğimiz her alan tahlil edilmesi ve müdahale edilmesi gereken çatışmaları özünde barındırdığı oranda bizlere devrimci olarak görevler yüklemektedir.
Neoliberal kapitalizmde, tekelci sermaye gruplarının bünyesinde çalışan beyaz yakalıların olduğu bir ofisi düşünelim. Eğer mensubu olduğumuz bu habitatta, kapitalizmin rekabetçi kültürünü üreten -çalışanlar arası yarışçı- bir atmosfer varsa bu habitatın bir mensubu olarak bu durumun kendimiz ve habitat nezdinde tahlilini yapmalı; akabinde bu atmosferi bireysel bir kurtuluşun olmadığından bahisle kolektif bir mücadeleye dönüştürmenin yönlerini aramalıyız. Sınıfsal çelişmenin boyutunu basite indirgeyecek politik bir refleksi kavramak ve kavratmak esas politik hedefimiz olmalı. Ancak bir faaliyetçi, mensubu olduğu her ortamda politik bilinçle hareket eden bir özne değilse yaşama ve dolayısıyla mücadeleye müdahale edemeyecektir. Politik müdahale alan ve mekanlarla sınırlı değildir.
Dolayısıyla aynı işyeri örneğinden bahisle, işyerinde rekabetçi kültürün bir parçası olan ancak oradan çıktığı anda politik bir figür olmaya çalışan öznenin devrimci yaşamda karşılığı yoktur. Keza doğal olarak bulunduğumuz ortamın bizler gibi her bir mensubu, zaten yaşamın içerisinde temas ettiğimiz milyonlarca insandan birisidir. Bu bağlamda başarılı bir faaliyetçilikte ilk adım, bulunduğu her yerin doğal öznesi olmak, tahlilini yapabildiği yerde politik bilince sahip ancak “sıradan” bir özne olabilmekten geçer.
Bulunduğu yerin politik bilince sahip öznesi ve herhangi bir mensubu olan faaliyetçi, koşullarını ve konumunu doğru tahlil ettiği yerde, çelişkileri de erkenden kavramaya mahir olmalıdır. Maddi yaşamın soyutlanmış değil somut bir parçası olan faaliyetçi, bu alanın çelişkilerini erkenden kavrayabilmeli ve buna yönelik politik müdahaleyi kolektif olarak geliştirebilmelidir.
Lenin, Proleteryanın Sınıf Mücadelesi Tarihi eserinde, devrim safhasına kadar devrimcilerin rolünü şöyle tarif eder: “Bir yandan siyasi durgunluk dönemlerinden, yani barış içinde gelişmeden yararlanı öncü sınıfının bilincini, gücünü ve dövüşkenliğini arttırmak üzere, kaplumbağa adımlarıyla ilerlemek; öte yandan da bütün bu çalışmayı öncü sınıfın son hedefine yönelterek düzenlemek suretiyle işçi sınıfını, yirmi koca yılı içinde toplayan, büyük büyük işler başarmaya yeterli hale getirmek”
Devrimci mücadele, devrim anında kadar durağan değil devinen bir süreçtir. Tek çizgili bir tarihsel akıştan ibaret değildir. Dolayısıyla bir mücadelenin neticesine ulaşan her yerde müdahale edilmesi gereken imkanlar ve üstlenilmesi gereken sorumluluklar mevcuttur. Çelişkileri doğru kavrayan faaliyetçi, taktiğini doğru yere oturtan devrimcidir. Örgütsel hareket tarzı ve taktik, genel politik çerçeve içerisinde kalarak çelişkileri doğru ve erken kavramak; buna müdahale edebilecek taktikleri kolektif şekilde hayata geçirmeye çalışmaktır.
Daha önce de vurguladığımız üzere kapitalist düzende “biz” ve onlar arasındaki çelişki yaşamının her alanına dairdir. Emekçi bir havzada oturan ve yetersiz ulaşım sebebiyle balık istifi bir otobüste seyahat etmek durumunda olan faaliyetçinin, buradaki çelişkiyi erken kavraması ve doğru zeminde müdahale etmesi esastır. Yoksul muhitlerdeki ulaşım sorununun basit bir otobüs sayısından ziyade sınıfsal olduğunu kavrayabilen devrimci, “biz” ve onlar arasındaki çelişkiyi derinleştirecek aksiyonu örgütleyebilmeyi esas almalıdır. Otobüs ya da sefer sayısının arttırılması talebini ortaya koyarken, sınıfsal “ayrılıklar” sebebiyle reva görülen niteliksiz ulaşımın mahiyetinin de altını çizmelidir. Gündelik politik hedeflerle uzun erimli devrimci hedefleri eşgüdümlü kılabilmenin yolu lokal çelişkiyi erken kavrarken, lokal çelişkinin çözümünü genel çelişkinin krizlerine yönlendirebilmektir. İşte bir faaliyetçi, kavradığı çelişkiye müdahale ederken onun politik gerekçelerini de doğru analiz edebilen; sıradan görünen bir çelişkiyi politize edebilendir.
Sınıfsal çelişkinin kırdığı fay hatlarını erken kavrayan ve takip edebilen bir yapı, çelişkiye yönelik müdahalelerini de stratejik olarak doğru koyabilen bir yapıdır. Doğru taktik, fay hatlarını daha da kırmalı ancak deprem bizim altımızdaki toprakta olmamalıdır.
Nihayetinde ait olduğumuz yerde politik bir bilinçle sıradanlaşan; çelişkiyi doğru kavrayıp taktiğini doğru inşa eden ve en nihayetinde genel politik kavrayışıyla lokal çelişkiyi çözümlerken genel çelişkiyi hedefleştiren bir tarz izlemek aciliyetli sorundur. Lenin’in tabiriyle kaplumbağa hızıyla ve adımlarıyla yürürken, daha derin yarıklar yaratılması ihtimali her an mümkündür. Zaman ve imkanlar, her ihtimali gözetilerek kavranmalıdır.